Hiç defileye katıldınız mı bilmiyoruz fakat mutlaka televizyonda denk gelmişsinizdir. Sizce podyumda mankenler müzik olmadan yürürse ne olur? Muhtemelen dikkatler mankenin topuk sesleri ve izleyenlerin konuşmalarına kayacaktır. Oysa ki sergilenen şey sahnededir. Ve sahne müziksiz olmaz.
Bulunduğumuz herhangi bir yer hakkında fikir edinirken ilk algılar ortamdaki sesle ortaya çıkar. Tasarım ürünlerin sunulduğu defilelerde, ortaya çıkan ürünlerin ruhunu yansıtmada en önemli materyallerden biri ortamda çalan müziktir. Podyumdaki müzik, ışıkla birbirini tamamlar. Grafik etkiler, minimal desenler, koyu renkler, pastel tonlarla eşleşen müzik, aynı zamanda ortamın enerjisini yükseltme, sakinleştirme gibi duygu durumu etkileri için de kullanılır.
İnsanların ardından peşi sıra gittikleri müzik grupları ve sanatçıların kulağa hitap etmelerinin yanı sıra tarzlarını yansıtan giyimleri de hayran kitlelerini etkilemektedir. Bazen sadece takılan bir aksesuar bazen tepeden tırnağa aynı stili taşımak, müziği yaşamına her haliyle yerleştiren kişiler için önem taşır. 60’lı yıllarda Janis Joplin’in bilekten dirseğe kadar uzanan bilezikleri, sıra dışı gözlükleri hippi tarzında ikon haline gelirken Kurt Cobain’in yırtık yamalı pantolonları, uzun oduncu gömlekleri grunge tarzının kahramanı olarak onu ilan etmiştir. Hızlı bir geçiş yapacak olursak dönemin rap moda ikonu Kanye West’in Yeezy markası insanlarda bu etkinin hala sürdüğünün en yakın göstergesi olmuştur.
Müzikal ler de moda ve müziğin ayrılmaz ikili duruşunun bir örneğidir. Sahnede dans eşliğinde söylenen şarkılar, giyilen kostümlerle birlikte konuyu izleyiciye görsel ve işitsel olarak etkili şekilde aktarır. Aynı şekilde opera da yüzyıllar boyunca dönemin modasını sahneye yansıtmıştır. Müziğin tüm sahne sanatlarındaki rolüne bir önceki yazımızda değinmiştik.
İnsanların biletlerini aylar önceden satın aldığı “Coachella” ikonların stillerini yarıştırdığı aynı zamanda müzikle hayat bulan dünyanın popüler festivallerinden biri olarak moda ve müzik ikilisinin yakın zaman içindeki en canlı temsilcisidir. Bu birlikteliğin bir temaya dönüşmesi üzerine ülkemizde 2018 yılında İstanbul’da bir moda ve müzik festivali yapılmıştır. Son yıllarda yükselişte olan “vintage” akımı festivalin müzik ve moda dönemi olarak belirlenmiştir. Belirlenen bu vintage teması dönemin sadece bir moda akımını temsil etmeyerek ortamda nostaljik bir hava yaratmıştır. Festival sanatçıları temayı yansıtan tarzlarda kostümler giyerek sahne almışlardır. Böylelikle hem dönem şarkıları hem de dönem kıyafetleri ilgilileri ile buluşmuştur.
Müzik ve modanın beraberliği ve kitle akımlarına etkisini paylaştığımız yazımızı beğendiyseniz, Müzik ve Dans , Renkler ve Müzik blog yazılarımıza da göz atmanızı tavsiye ederiz.
Müzikle kalın!