Özellikle çocukların doğru şeyleri iyi öğrenmelerini ve eğitim yoluyla müzik öğrencilerinin karakterini geliştirmelerini hedefleyen Shinichi Suzuki, her yaştaki bireylerin yeteneklerini keşfetmelerini sağlamak için Suzuki felsefesini geliştirdi.
1898 yılında Japonya'nın Nagoya şehrinde doğan ve ailesindeki on iki çocuktan biri olan Shinichi Suzuki, çocukluğunu babasının keman fabrikasında (şu anki Suzuki Violin Co., Ltd.) keman ses direklerini koyarak geçirdi. Bir aile dostu, Shinichi'yi Batı kültürünü incelemeye teşvik etti, fakat Suzuki’nin babası, oğlunun iyi bir icracı olması için yeterli kabiliyete sahip olmadığını düşündü. Suzuki, babasının bu fikrinin aksine, 1916'da, Mischa Elman'ın bir kaydından esinlenerek keman çalmayı öğrenmeye başladı. Profesyonel eğitime erişimi olmadan kayıtları dinledi ve duyduklarını taklit etmeye çalıştı. Uzun yıllar boyunca bu çalışmalarını kendi kendine ilerletti.
Suzuki 26 yaşına geldiğinde, arkadaşı Marquis Tokugawa, babası Karl Klingler altında eğitim gördüğü Almanya'da Suzuki’nin de eğitim alabilmesi için babasını ikna etti. Almanya’da eğitimi sırasında Albert Einstein ile de çalışan Suzuki, Japonya’ya geri döndükten sonra Tokyo'daki Kunitachi Müzik Okulu'nda öğretmenlik yapmaya başladı.
Suzuki, keman eğitmenliğine başladıktan sonra, kendi öğretim metodu üzerine çalışmaya karar verdi. Bunun en büyük sebeplerinden biri, yaptığı gözlemlerde, çocukların herhangi bir tecrübeye sahip olmamasına rağmen çevrelerinde konuşulan dilleri hızlıca öğrendiklerini görmesiydi. Bunun aksine kendisi yetişkin yaşta gittiği okulda Almanca öğrenememişti. Buradan yola çıkarak, eğitim ve öğrenimin çocuklukta daha başarılı sonuçlar verdiğini gören Suzuki, bu yönde çalışmalarına başlamış oldu.
Suzuki Metodu (Suzuki Talent Education) müzik öğretim yöntemini, çocuğun gelişimini kucaklayan bir felsefeyle birleştirir. Suzuki'nin yol gösterici olan “önce karakter sonra yetenek” ilkesi ile yeteneğin doğuştan olmadığını ve geliştirilebileceğini savunan Suzuki, aşağıda sıraladığımız prensipleri çocuklara aşılamayı hedefledi.
Suzuki metodunda herhangi bir yaş sınırı bulunmamakla beraber, 3 yaşından itibaren çocuklarda müzik eğitimine başlanabilir. Çocuklar erken yaşlarda, aynı anda birden çok alanda gelişim gösterirler ve gelişimleri hızıdır. Bu nedenle Suzuki eğitimine ne kadar erken başlanırsa o kadar hızlı ilerleme kaydedilir.
Özellikle başlangıç seviyesindeki öğrenciler, pratik yapmak için yeterliliğe sahip olmayabilir. Görerek öğrenmenin sonucunda hem öğrencinin özgüveni pekiştirilir hem de öğrenmek istediği olgu hakkında fikir sahibi olması sağlanır.
Öğrenciler bir eseri çalmayı öğrenmeden önce onu dinlerler. Suzuki, dinlemenin önemi üzerinde fazlaca durmuştur. Çocukluk dönemindeki anadili öğrenme süreçleri, enstrüman eğitiminde de büyük öneme sahiptir. Uzun süren dinleme ve eğitimlerin ardından öğrenci, kendi çıkardığı sesleri ve müziği ifade edişini dinleyerek, enstrümanını müzikal bir biçimde çalmaya başlayacaktır.
Suzuki metoduyla eğitim alan öğrenciler bir esere önce işitsel olarak hakim olurlar. Ardından gelen nota eğitimi, teknik ve müzikalite sonucunda çalışmanın başlangıcı olarak değerlendirilen ezberden(kulaktan) çalma öğretilir.
Suzuki metodu, bölücülüğü değil bütünlüğü temel alan bir öğretim şeklidir. Kısaca aynı enstrümanı çalan bütün öğrenciler için ortak bir repertuar oluşturulmuştur. Böylece, her bir öğrenci grup derslerinde yer alabilir. Topluluk karşısında çalma, kişisel özgüven ve birlik bilinci öğrenciye aşılanmış olur.
Suzuki metodu içerisinde bireysel müzik dersleri de mevcuttur ama ana anlayış toplulukla çalma ve birliktir. Öğrenciler eğitim ve tekrarlarda kalabalık gruplar içerisinde bir oluşumun parçası olmayı ve senkronizasyonu öğrenirler.
Bu ilke sayesinde öğrenciye sahne heyecanını yenme, olası hataları önleme ve kişilik özgüveni kazanma konularında destek olunur. Ayrıca öğrenci bölgesel ya da ulusal organizasyonlarda çalma ve kendini geliştirme şansı yakalar.
Suzuki metodunda ailenin etkisi büyüktür. Aile, eğitimler sırasında çocuğa manevi destek sağlamalı, eğitmenle iyi iletişim kurmalı hatta derslere katılarak enstrüman hakkında bilgi edinmelidir.
Suzuki felsefesine göre, çocuklar kendi anadillerini her gün konuştukları için ustaca kullanır hale gelirler. Öyleyse müzik için de her gün çalışma yapılmalıdır.
Suzuki öğretmenleri sadece enstrüman çalabilmenin ötesinde “öğretmek için eğitilmiş” kişilerdir. Eğitmenlerin aldıkları eğitimler çok aşamalıdır ve Suzuki eğitmenleri repertuarın tamamını öğrenip çalabilmekle yükümlüdürler. Eğitim küçük yaş gruplarına da verilmesi nedeniyle çocuk psikolojisi ve öğrenme güçlükleri gibi alanlarda da bilgi sahibi olmak durumundadırlar.
Günümüzde 40 ülkede, 250.000’in üzerinde öğrencisi olan 8.000’den fazla Suzuki öğretmeni vardır. Türkiye’de maalesef, Uluslararası düzenlenen eğitimlere katılan ve eğitmenlik yapma hakkına sahip olan kişi sayısı 20 civarındadır.
Shinichi Suzuki, metodu hazırlarken, diğer programların aksine bireyleri sınamak ve kategorilendirmek yerine eğitim felsefesini aşılamayı hedeflemiştir. Fakat sertifika programları, seminerler ve konserler, müzisyen adaylarını daha fazla çalışmaya ve müzik yapmaya teşvik etmektedir. Bu nedenle istenirse, her bir Suzuki Metodu seviyesi tamamlandığında, yetkili Suzuki kurumuna ya da SMED (Suzuki Müzik Eğitim Derneği)’ne başvuruda bulunarak sertifika alınabilir.
Suzuki metodunun geliştirilmesi ve herkesin müzik yapabilmesi için musiconline olarak Suzuki sertifikalı eğitmenlerimizle her gün yeni öğrenciler yetiştirmeye devam ediyoruz. SMED ve ESA (European Suzuki Association) ile ortak yürüttüğümüz çalışmalar ve düzenlediğimiz seminerlere musiconline aracılığı ile katılabilir, yetkili eğitmenlerimizden deneme dersi talep edebilirsiniz. Shinichİ Suzuki hakkında daha detaylı bilgi için diğer blog yazımıza göz atmayı unutmayın.
Ayrıca ABRSM ve London Collage of Music(LCM) sertifika eğitimlerimiz hakkında detaylı bilgiye blogumuzdan ulaşabilirsiniz.